BLOĞUMA SAFALAR GETİRDİNİZ...:)

Çok afilli sözler bilmem.. kimisi vardır böyle edebiyat parçalar..yazar da yazar.Ben de öğrenirsem yazarım bi gün size.Size sunacağım tek şey yapmacıklık ve özenti dışındaki tüm samimiyetimdir.İnşALLAH size de bize de yararlı olur...:)

buyrun şimdi blog zamanı:)

24 Mayıs 2007 Perşembe

İLAHİ İNAYET...


Hava alanına geldiğinde, uçağın kalkmasına daha bir saat vardı. Heyecan ve endişeyi bir arada yaşıyordu. İlk defa uçağa bineceği için çok heyecanlıydı. Dilini bilmediği ve ülkesinden kimsenin bulunmadığı bir memlekete gidiyordu. Acaba bu şartlarda vazifesini yerine getirebilecek miydi? Her şeye rağmen tevekkül içindeydi. Yolcuların yerlerini almaları için anons yapılıyordu. Kendisini uğurlayan arkadaşlarıyla kucaklaşıp "Allah'a ısmarladık" dedi. Hızlı adımlarla ilerleyip uçaktaki yerine oturdu. İçi içine sığmıyor, gideceği yerle alâkalı çeşitli tahminlerde bulunuyor; karşılaşacağı insanları, coğrafyayı, iklimi ve en önemlisi muhtemel problemleri düşünüyordu. Uçakta farklı milletlerden birçok insan vardı. Uçak bulutların üzerine çıkmış, aşağısı pamuk yığını gibi gözüküyordu. Bir müddet pencere kenarından dışarıyı seyretti, ancak manzara hep aynıydı. Çantasından kitabını çıkarıp okumaya başladı. Bir süre sonra, yanında oturan bayanın, okuduğu kitaba baktığını fark etti. 'Acaba bu kadın Müslüman mı?' diye düşündü. Nihayet ilk konuşan, kadın oldu. İngilizce:- Efendim, okuduğunuz kitabı merak ettim, ne olduğunu anlatır mısınız?- Bu Cevşen isimli bir dua kitabıdır. - Dedemin böyle bir kitabı vardı, yazılarının şekli bana dedemi hatırlattı da merak ettim.- Dedenizi ne kadar hatırlıyorsunuz?- O vefat ettiğinde çok küçüktüm. Ondan kalan bir şey hatırlamıyorum; fakat okuduğu kitaptaki yazılar, okuduğunuz kitabın yazılarına benziyordu. - Siz Türkiye'ye niçin gelmiştiniz?- Gelişimin en önemli sebebi tarihten gelen münasebetlerdir.- Efendim kendimi tanıtmadım özür dilerim. Ben Cemil, eğitimciyim.Bu tavır, kadının çok hoşuna gitmişti.- Benim adım da Tamara. Eğitim bakanlığında müşavirim.Cemil biraz rahatlamıştı, diyalog kurabileceği birisiyle yan yanaydı. Tamara'nın derdi ise, Cemil'in okuduğu kitabın 'Müslümanlara ait bir kitap mı?' olduğunu öğrenmekti. Tahminini açık yüreklilikle dile getirdi.— Siz herhalde Müslümansınız.— Evet efendim.— Demek ki dedem de sizin dininizdenmiş. Yıllar sonra dedesi ile aynı kitaba inananları görmek, onu çok mutlu etmişti. Cemil ise bilmediği bir ülkeye giden bir insanın, daha yolculuğun başında, açık bir şekilde kalbine Allah'ın inşirah vermeye başladığını hissediyordu. Tamara'yla dünyadaki yapılanmalar, Türkiye'nin dünya üzerindeki konumu, iki milletin birbirlerine bakışları, iki ülke arasında dostluğun nasıl temin edileceği gibi konular üzerinde konuştular. Cemil bu fırsatı kaçırmamalıydı.— Efendim, iki millet arasında diyaloğu kalıcılaştıracak bir eğitim modeli olmalı değil mi?— Tabii, eğitim her şeyin başı. Bu işin devamlılığı iyi yetişmiş fertlerle olur. Fakat bu nasıl sağlanacak? İki ülke arasında iletişimi sağlayacak konsolosluklar bile açılmadı hâlâ.— Doğru söylüyorsunuz; ama her şeyi devletten beklememek gerekir. O ülkelerin insanları bu işte koşturmalı, bazı işleri de milletleri adına onlar üstlenmeliler.Tamara işin bu kısmını anlayamamıştı. Onlar bugüne kadar bütün hizmetleri devletten görmüşlerdi. - Şimdi sizin niyetiniz bu söylediğiniz şeyleri gerçekleştirmek mi?- Evet, ama bu devletinizin göstereceği kolaylığa bağlı.Tamara, kendisine iş düştüğünü anlayınca sevinçle:- Memnuniyetle, ben de size yardımcı olurum. Zaten eşim de eğitim bakanlığında çalışıyor. Sizi onunla da tanıştırırım, ayrıca benim nazarımda ayrı bir yeriniz oldu. Sevgili dedemle aynı dinden olmanız yardımcı olmam için yeterli sebeptir.Cemil o kadar sevinmişti ki, dünyaları ona verselerdi bu kadar memnun kalmazdı. Tamara sözünü tekrarladı ve Cemil'in gönlüne âdeta su serpti:— Ben her konuda size yardımcı olacağıma söz veriyorum. Hatta siz düşündüğünüz şeyleri yapana kadar benim misafirim olacaksınız. Okulu açtığınızda ilk öğrencileriniz de benim çocuklarım olacak.Bu jest karşısında Cemil ne diyeceğini, nasıl hareket edeceğini şaşırdı. Uçak hava alanına indiğinde, yolcuları karşılamaya gelenler arasında Tamara'nın eşi ve iki çocuğu da vardı. Tamara eşiyle Cemil'i tanıştırdıktan sonra, Cemil'in geliş maksadını ona yardımcı olmaları gerektiğini anlattı. Eşi de, çok memnun kaldığını, böyle önemli bir işe öncülük yapacağından dolayı sevindiğini ifade etti.Cemil; Tamara ve onun eşiyle tanıştıktan sonra yolculuğun başındaki tereddütleri ortadan kalkmıştı. En büyük yardımcısı olan Allah, onun samimiyetine karşı Cemil'in önüne oradaki hizmetlerine destek için bir aileyi çıkarmıştı.


alıntı...

Hiç yorum yok:

http://www.youtube.com/watch?v=My2LvqSKo_o

http://www.youtube.com/watch?v=aDI7qF6Hvxs